top of page

Otizmde Erken Teşhisin Önemi

Son araştırmalara göre, otizm şüphesi olan vakalarda 6 yaşından önce teşhis konulması ve tedaviye başlanması daha etkili sonuçlar alınacağını ortaya koymaktadır. Kaliforniya Üniversitesi, Davis Tıp Merkezi’nden Profesör Sally J. Rogers, bebeklerde fark edilen otizm semptomlarının erken müdahale ile önemli ölçüde azaltılabileceğini söylemektedir.

Uzmanlar 12 ile 18 aylık bebeklerin sosyal iletişimleri gözlemlenerek ve eğer varsa sürekli tekrar eden davranışları izlenerek otizmin saptanabileceğini söylemektedir. Ancak bu ilk teşhis, çocukta görülen otizmin ne kadar süreceğine dair kesin bir bilgi verememektedir. Bu yüzden otizm şüphesi olan çocukların okul öncesi yaşlara kadar uzmanlar tarafından devamlı kontrol edilmesi gereklidir.




Erken yaşta müdahale

Bebeklerde ve yeni yürüyen çocuklarda tedavi uygulamak, yaşı büyük olan çocuklara göre daha kolaydır. Yaş ilerledikçe çocuğun bireysel özellikleri artmakta, bu da tedavinin daha özelde yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Erken müdahale OSB gösteren çocuklarda dil becerilerindeki gerilemeyi ve sosyal iletişimsizliği önleyebilir. Erken yaştaki çocuklar için tedaviler öğretme ve ilişki temelli yaklaşımları içermektedir. Örneğin, OSB teşhisi konulan çocuklarda “evde öğrenme aracı” olarak uygulanan oyun metotları sonrasında bu çocukların IQ skorları, dil kullanma becerileri ve sosyal etkileşimlerinde gelişmeler gözlemlenmiştir. Ancak kullanılan metodun ne olduğuna bakılmaksızın erken müdahalenin her koşulda olumlu sonuçlar verdiği bilinmektedir.

Diğer bir alternatif tedavi yöntemi ise, okul öncesi çocuklar için sınıflar kurularak gerçekleştirilen terapötik etkili grup çalışmalarıdır. Bu sınıflarda otistik spektrum bozukluğu gösteren çocukların sınıftaki diğer çocuklarla etkileşime girmesi sağlanırken, dil gelişimi ve sosyal becerileri artmaktadır. Bu programlarda çocukların öğretmenin yönergesi olmadan doğal yolla aktivitelere katılması sağlanır. Öğretmenlerin ve ailelerin de otizm hakkında yoğun bir eğitim alması çocukların tedavi sürecini hızlandırmaktadır. İyi eğitilmiş aileler ile otistik çocukları arasında ortak bir dikkat mekanizması oluşur ve beraber aynı noktalara dikkat edilerek koordine olmuş davranışlar sergilemek çocuğun gelişimine katkı sağlar.





Daha büyük çocuklarda müdahale

Okul çağındaki çocuklarda ve ergenlerde otizm teşhis edildiğinde bu bozukluk “yaşam boyu” bir hal almıştır. Diğer bir deyişle, bu yaş grubundaki çocukların beyin gelişimleri daha ileri seviyededir ve uygulanacak tedavi yöntemleri ve süreç daha karışık bir hal alır.

Bu yaş grubundaki otistiklerin akranlarıyla aynı ortamda eğitim almaları ve yapılan grup çalışmaları, sosyal yeterliliklerini ve duygusal gelişimlerini olumlu yönde etkileyerek, empati yeteneklerini artırır. Ancak gelişim daha küçük yaştaki çocuklara oranla daha yavaş gerçekleşir.

Bu yaşlardaki çocuklarda otizmle beraber anksiyete ve agresyon görülme olasılığı da oldukça yüksektir. Araştırmalar böyle durumlarda çocuklara belirli davranış terapileri verilmesi ve gerektiğinde ilaç tedavisiyle sürecin desteklenmesi gerektiğine dikkat çekmektedir.


Kolaylaştırılmış İletişim (Facilitated Communication)

Kolaylaştırılmış iletişim bir yönetici/kolaylaştırıcının fiziksel ve başka türlü destekleriyle önemli düzeyde iletişim engeli yaşayan kişilere resimleri, nesneleri, harfleri vs. işaret ederek iletişim kurmasına yardımcı olması durumudur. Kolaylaştırılmış iletişimin ilk öncülerinden Biklen’e göre otizm iletişimle önemli ölçüde ilişkili olduğu için bu tür bir uygulama otizmde olumlu sonuçlar verebilir. Biklen, ayrıca otizmli kişilerin bilişsel düzeyde bir rahatsızlık yaşamadıklarını, sadece kendilerini ifade edemediklerini dile getirmiştir. Bu yüzden otistiklere kolaylaştırılmış iletişim uygulanması, onları harekete geçirecek ve zaten onlarda var olan bilgilerin dil becerileriyle desteklenerek doğal yolla ortaya çıkmasını sağlayacaktır.


 

"Diğer Yazılar"


 

bottom of page