
Yaygın Gelişimsel Bozukluk Nedir?
Beş yaşın altındaki çocuklara doktorlar tarafından otizm tanısı koymak zor olabileceğinden Yaygın Gelişimsel Bozukluk tanısını koyabilirler. Çünkü bu yaş dönemindeki belirtiler başka problemlerle örtüşebileceğinden Yaygın Gelişimsel Bozukluk tanısı konulur ancak genel olarak Yaygın Gelişim Bozukluk tanısı;
Erken çocukluk döneminde başlayan sosyal ilişkilerde, dil gelişiminde ve davranışlarında gerilik, yetersizlik ve psikiyatrik bozukluk durumudur. Çocuğun dış dünya ile farkındalığının yetersiz olması, grup oyunlarına katılamaması, kurallı oyun ve yaşantının farkında olmaması dil ve konuşma geriliği en büyük belirtileridir.
BELİRTİLERİ
-
Sosyal ilişkilerde, kişi ve nesnelerle iletişime geçme, ilişki kurmada güçlük çekme
-
Konuşma becerisi, dili kullanma ve anlamada güçlük çekme
-
Tekrarlayıcı vücut hareketleri, davranış tipleri (kendi etrafında dönme, ellerini sallama, sürekli bir nesneyle ilgilenme gibi)
-
Rutin davranışların dışına çıkamama, yenilikleri kabullenmeme, yeni çevre, arkadaş, oyun, oyuncak benimseme kabullenmede güçlük
-
Aşırı inatçılık, öfke ve tekrarlayıcı ağlamalar
-
Oyuncaklarla ve nesnelerle alışık olmadık tarzda oyun oynama
Ebeveynler Yaygın Gelişimsel Bozukluk durumunu bebeklikten itibaren fark edilebilir hatta internet yada çeşitli kaynaklarda araştırırlar ama bazıları kabullenemedikleri için geçiştirmeye, bahane bulmaya çalışarak süreci uzatabilmektedir.

Yaygın Gelişimsel Bozukluk Çeşitleri
Yaygın Gelişimsel Bozukluklar, 5 (beş) bozukluktan oluşan bir grup olarak sınıflandırılmıştır:
1. Otizm
Karşılıklı sosyal etkileşimde, sözel iletişimde bozukluklar ve stereotip davranış örüntüsü belirgin özellikleridir. Otizmli bireylerin önemli bir bölümünde beyindeki anormal elektrik hareketlerine bağlı olarak nöbet, istemsiz hareketler, bilinç yitimi, vb. nörolojik sorunlar da görülebilir. Otizmin kalıtsal olabileceği yönünde bulgular vardır, ancak buna yol açan gen ya da genler henüz bulunmuş değildir. Otizmli bireylerde farklı düzeylerde zekâ geriliği ya da aksine çok güçlü bellek, müzik yeteneği vb. üstün özellikler görülebilir. Erkeklerdeki yaygınlığı ise kızlardan yaklaşık dört kat fazladır. Daha fazla bilgi edinmek için tıklayınız.
2. Rett Sendromu
Özellikle kız çocuklarında görülen nörolojik bir durumdur. Rett sendromlu bireyler, 6-18 aylık olana kadar normal veya normale yakın bir gelişim gösterirken, bu süreden sonra geçici durgunluk veya gerileme sürecine girer, iletişim kurma becerisini yitirir ve ellerini birbirine kenetler. Ardından stereotipik el hareketleri, yürüyüş bozuklukları ve kafa gelişiminde gözle görülebilir bir yavaşlama ortaya çıkar. Nöbet geçirme, uyanıkken düzensiz soluk alıp verme gibi problemlerle de karşılaşabilir. Rett sendromu, teşhisi zor bir durumdur.
3. Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu
Doğumdan itibaren en az iki yıl tamamen normal bir gelişim kaydedilirken genelde 3-4 yaş arası belirtileri görülmeye başlar. Birey zekâ, dil ve sosyal işlevlerinde birkaç ay içinde deteryasyon (yıkım) gösterir. Ağır zihinsel gerilik ve lokodistrofiyle (ilerleyici çocuk nörolojisi hastalıkları) birlikte görülmektedir. Aktivitede artış, huzursuzluk ve anksiyete bulguları ile başlayıp konuşma ve diğer yetilerde kayıplar ile devam eder. Sebebi bilinmemektedir.
4. Asperger Sendromu
Tipik olarak otizmli bireylerde görülen sosyal ilişki ve iletişim sorunlarının yanı sıra sınırlı ilgi alanı görülmektedir. Çok sınırlı konularda ve dar çerçeveli alanlarda derin bilgilere sahiplerdir. Zamanında konuşmaya başlar, aşırı bilgiçlik gösterirler ve el becerilerinde özel sorunlar görülebilir. Bireyler normal veya üstün zekâya sahiptirler. Mekanik oyuncaklara düşkünlük, amaçsızca nesne toplama, kurallara sıkıca bağlılık, soğuk ve mesafeli bir görünüm, akılcı ve heyecansız yorumlama, davranış sorunlar, jest, mimik ve vücut dilini kullanmada sorunlar diğer belirtileridir. Genetik ilişki genelde baba ve oğul arasında kurulur.
5. Başka türlü adlandırılamayan bozukluk (Atipik Otizm)
Dil ve sosyal iletişimle ilgili sorunlar, dilin amaca yönelik kullanımındaki sorunlar, aşırı çekingenlik, aşırı utangaçlık, gündelik ve özel yaşamında belli ilkelere aşırı katı yaklaşım ve bağlılık gibi durumlarla ilişkili olarak göz önüne alınabilen bir durumdur. Fakat otizme kıyasla ilerleyen yaşla tanı değişebilir veya kaybolabilir. İyi eğitimle ve elverişli şartlarda tamamen normale dönebilir. Hafif otizmden ayırması zor bir durumdur.

Otizm
Yaygın gelişimsel bozuklukların en bilineni otistik bozukluk olup çocuğun oyunlarda, sosyal etkileşimde ve sözel iletişimlerinde bozukluklar göstermesi ve basmakalıp (stereotipik) bir davranış örüntüsünün olması ile karakterizedir. Otizmde birey, dış dünyanın gerçeklerinden uzaklaşıp kendine özgü bir iç dünya yaratır. Genellikle 3 yaş öncesindeki çocuklarda ortaya çıkar ve yaşam boyu devam eder. Ancak çocuk 3 yaşını doldurduktan sonra da otistik davranış özellikleri gösterebilir.Özellikle küçük yaşlarda otizm, belirtileri ve seyri bakımından otizm dışındaki bazı hastalık ve bozukluklarla karıştırılabilmektedir. Bunlar arasında; sağırlık, çocukluk çağı depresyonu, çocukluk çağına özgü konuşma sorunları, zeka geriliği ve dikkat eksikliği–hiperaktivite bozukluğu sayılabilir.
Otizmin İlk Belirtileri
-
Göz temasında yaşanan sorunlar, göz göze gelindiğinde anlamlı bir iletişimin kurulamaması,
-
İnsanlara karşı dikkatinin gelişmemesi,
-
Bebeğin ihtiyaçlarını ifade etmek için değişik ağlamalar kullanması,
-
Nesnelerle ilgilenmemesi,
-
Kucağa alınınca susmaması ya da kucağa alınmaya direnmesi, otizmin ilk belirtileri arasında sayılabilir.
Otistik bir bebeğin altı aylık olduktan sonra otizm ile ilgili ortaya çıkan belirtileri;
-
Bebeğin ağzına bir şey koymak istememesi, yiyecek ve içecekleri reddetme,
-
Seslenildiğinde tepki vermeme,
-
Çevreye karşı ilgisizlik
-
Taklit becerisinin gelişmemesi,
-
Akranlarına kıyasla belirgin sakinlik,
-
Kişilerden ve/veya nesnelerden korkup aşırı tepkiler verme,
-
Basmakalıp (stereotipik) hareketler şeklindedir.
Sıklık ve Yaygınlık: Otizmin erkek çocuklarda görülme oranı kız çocuklarından 3 – 4 kat daha fazladır. Her 10.000 kişiden 5’i tipik otistik tanısı alırken yaklaşık olarak 15 – 20 kişi de otistik davranışlar göstermektedir.

Otizmli Çocukların Özellikleri
-
Göz teması kuramazlar, biriyle göz göze geldiklerinde sanki boşluğa bakıyor gibi dururlar ya da çok kısa süreli göz temasları vardır.
-
Sözel ya da sözel olmayan ifadeleri yanıtsız bırakabilirler. Örneğin, kendilerine seslenildiğinde duymuyormuş gibi davranabilirler.
-
Kimi otistik çocuklar, bazı seslere, kokulara, ışık ya da dokunuşlara karşı aşırı hassasiyet geliştirebilirler.
-
Sıcak, soğuk ya da acı gibi duyusal materyallere karşı duyarsız olmaları mümkündür.
-
Etrafındaki birtakım değişikliklere karşı tepkisel olabilirler. Örneğin, ev içinde eşyaların yerinin değiştirilmesinden ya da odalarında yapılan değişikliklerden rahatsızlık duyabilirler. Bunun nedeni, çevrelerine karşı bir nevi zihinsel harita oluşturmuş olmalarıdır. Yapılan herhangi bir değişiklik ise çocuğun çok fazla stres yaşamasına neden olmaktadır.
-
Bazı çocuklar saldırgan olabilir, kendilerine, çevrelerindeki insanlara ve eşyalara zarar verebilirler.
-
Tehlike ve korku duygusu hissetmezler. Bu nedenle, gerek evde gerekse dışarıda tehlikeli eylemlerde bulunabilirler.
-
Yemek yeme bozuklukları olabilir. Yenmeyen bazı şeyleri yemekten hoşlanabilirler.
-
Kelime hazineleri sınırlıdır, çoğunlukla etraftan duydukları kelimeleri kullanırlar. Bazen de konuşulanları tekrarlamaları mümkündür (ekolali).
-
Sosyal ve duygusal açıdan izoledirler. Çevrelerindeki insanları önemsemeyen bir tutum içinde olabilirler.
-
İnsanlarla değil, cansız obje ve varlıklarla vakit geçirirler.
-
İhtiyaçlarını ertelemeyi başaramazlar.
-
Parlak şeylere ilgi duyarlar. İlgileri bir şeye sabitlenir ve bu şey ortadan kaldırılırsa çocuk kriz geçirir. Otistik çocuklar, konserve kutuları, boş deterjan kutuları, plastik şişeler ya da kapaklar gibi şeylere çok bağlı olabilirler. Sevdiği bir şey kaybolduğunda bulunana kadar huzursuzdur.
-
Yüksek sesten huzursuz olabilirler, özellikle motorlu araç sesi, köpek havlaması gibi sesler onlar için çok rahatsız edici olabilir.
-
Bazıları hayatları boyunca konuşmazlar.
-
Dokunulmayı sevmese de, sıkı sarılmalardan hoşlananları vardır.
-
Elleri çırpmak, yüz göz hareketleri yapmak, kendi etrafında dönmek gibi hareketleri olabilir. Çoğu parmak uçlarında yürür.
-
Kendilerine ait rituelleri olabilir. Örneğin; koltuğa oturmadan önce etrafında bir tur dönmek gibi.
-
Bazıları para gibi yuvarlak şeyleri döndürmeye meraklı ve beceriklidir. Dönen şeylere bakmaya doyamazlar. Örneğin, çamaşır makinesi çalışırken karşısında oturup onu seyredebilirler.
-
Pek çoğu müziği sever ve şarkı söyler.
-
Bazılarında yersiz gülmeler görülebilmektedir.
-
Başkalarının duygularını anlamakta zorlanırlar, bu nedenle uygun tepkiler veremeyebilirler.
-
Taklit yetenekleri sınırlıdır.

Otizmli Çocuklarda Görülebilen Davranış Problemleri
-
Öfke Nöbetleri: Özellikle 2 – 5 yaş arasındaki çocuklarda görülmektedir. Bu dönemde konuşma çok azdır ya da hiç yoktur. İsteklerini sözel olarak ifade edemeyen çocuk, öfke nöbeti olarak adlandırılan tekmeleme, ağlama, bağırma, kendini yere atma gibi davranışlar gösterebilmektedir.
-
Çevresine Zarar Veren Davranışlar: Çığlık atma, evdeki eşyalara zarar verme şeklinde olabilmektedir.
-
Kendisine Zarar Veren Davranışlar: Bu davranışlar genelde, çocuğun kızdığı, endişelendiği ya da başarısızlığa uğradığı zamanlarda ortaya çıkmaktadır. Yüzünü tırmalama, kafasını duvara vurma, ellerini ısırma, kendini yere atma şeklinde davranışlar ortaya çıkabilmektedir.
-
Stereotipi – kalıplaşmış hareketler:
-
Duyumsal Uyarım: İleri – geri sallanma, kendi ekseni etrafında dönme
-
Görsel Uyarım: Parmaklarını gözlerinin önünde hareket ettirme, parmakları ile havada şekiller oluşturma
-
Dokunsal Uyarım: Elin ritmik hareketleri ile kulak, el gibi diğer vücut parçalarına vurmak.
-
İşitsel Uyarım: Aynı ezgiyi üst üste saatlerce mırıldanma.

Otizmin Tedavisi
Otizm, uygun bir eğitim planı ve bazı durumlarda ilaç tedavisi ile bazı belirtileri düzeltilebilen bir bozukluktur. Uyum yetenekleri ve becerileri geliştirilip kendi kapasitesi için mümkün olan en üst düzeye gelebilir. Ancak tedaviye başlarken çocuğun hangi noktaya varacağını kestirmek mümkün değildir. Bu çocuğun probleminin şiddetine ve gösterdiği belirtilerin çeşitliliğine olduğu kadar aldığı profesyonel desteğin ve eğitimin kalitesine de bağlıdır.
Aslen otizmi tedavi eden herhangi bir ilaç yoktur ancak kullanılan ilaçlar otistik bireylerde görülebilen hiperaktivite, saldırganlık, yeme sorunları, epilepsi nöbetleri, depresyon gibi sorunlar üzerinde etkili olabilmektedir.

Çocukluğun Dezintegratif Bozukluğu
Çocukluğun dezintegratif bozukluğu çok nadir görülen bir yaygın gelişimsel bozukluktur. İlk kez T. Heller tarafından 1908 yılında infantil demans adıyla tanımlanmasıyla "Heller Sendromu" olarak da bilinmektedir.
Yaşamın ilk 3-4 yılında normal kabul edilen gelişimin ardından sosyal ve iletişim becerilerinde ciddi gerileme olması bozukluk için tipiktir. Tahmin edilen yaygınlığı 100.000 çocukta 1 civarındadır. Klinik veriler sonucunda erkeklerde daha sık saptandığı gözlenmiştir. Hastalığın erkek ve kızlarda görülme oranı 8/1’dir.
Heller Sendromunun sebebi bilinmemektedir. Heller Sendromu ile ilgili bilgilerimiz hastalığın başlangıcı ile ilgili görülen psikososyal ya da tıbbi olaylarla sınırlıdır. Bildirilen vakaların bir kısmında psikososyal olay bulunurken, bir kısmında da birkaç tıbbi olaya rastlanmıştır. Psikososyal olaylar arasında; taşınma, ayrılık, kardeş doğumu, okula başlama, emziği bırakma, aile içinde kavga, ölüm sayılabilir. Tıbbi olaylar arasında ise; kızamık, boğmaca, kabakulak, ateşli bir hastalık, viral hepatit, nöbet ve hospitalizasyon sayılabilir.
Heller Sendromunun Tanı Ölçütleri
A. Doğumdan sonraki 2 yıl içinde yaşına uygun sözel ve sözel olmayan iletişim, toplumsal ilişkiler, oyunlar ve uyumsal davranışların olması ile kendini belli eden görünüşte normal bir gelişmenin olması
B. Aşağıdakilerden en az iki alanda daha önce edinilmiş olan becerilerin (10 yaşından önce) klinik olarak önemli ölçüde yitirilmesi:
-
Sözel anlatım ya da dili algılama
-
Toplumsal beceriler ya da uyumsal davranış
-
Bağırsak ya da mesane kontrolü
-
Oyun
-
Motor beceriler
C. Aşağıdakilerden en az iki alanda olağan dışı bir işlevselliğin olması:
-
Toplumsal etkileşimde nitel bir bozulma (örneğin sözel olmayan davranışlarda bozulma, yaşıtlarıyla ilişki kuramama, toplumsal ya da duygusal karşılıklar verememe)
-
İletişimde nitel bozukluklar (örneğin konuşulan dilin gelişiminde gecikme olması ya da hiç gelişmemiş olması, bir söyleşiyi başlatamama ya da sürdürmede, dilin basmakalıp ve yineleyici bir biçimde kullanılması, çeşitli imgesel oyunlar oynamama)
-
Motor basmakalıp davranışlar ve mannerizmler de içinde olmak üzere davranış, ilgi ve etkinliklerde sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntülerin olması

Rett Bozukluğu
Bu bozukluğu gösteren çocuklardaki en önemli özellik; doğumdan sonra normal bir işlevsellik dönemi peşinden birden çok özgül bozukluğun gelişmesidir. Çocukların ilk 5 ay boyunca psikomotor gelişimleri normaldir. 5 ile 48’inci aylar arasında başın büyümesinde yavaşlama görülür. Daha önceden edindikleri amaca yönelik el becerileri ve ince motor becerileri 5 ile 30’uncu aylar arasında yitirmelerinin ardından basmakalıp el hareketleri (el bükme ya da el yıkamaya benzer el hareketleri) yapmaya başlarlar. Koordinasyonu bozuk yürüme ya da vücut hareketlerinin olduğu bir görünümleri vardır. Ağır zihinsel geriliğin yanı sıra sözel anlatım ve dili algılama düzeyleri ileri derecede bozuktur. İnsanlara bakar fakat iletişime geçmezler. Bu bozukluk, daha çok kız çocuklarda görülür.

Asperger Sendromu
Bu bozukluğu gösteren çocuklarda; göz göze gelme, yüz ifadelerinin ve ses tonunun sınırlı olması, sosyal içe çekilme ve akran ilişkilerinde azlık göze çarpmaktadır. Duyguları anlamada güçlük yaşamaktadırlar. Zamirlerin yerlerini değiştirerek kullanırlar ve bilgiçlik taslayan konuşma biçimleri vardır. Basmakalıp davranışlarda bulunurlar. Karşılıklı iletişim ve hayali oyun kurmada sınırlıdırlar. Zihinsel takıntıları vardır ve rutinlere katı bir şekilde bağlı oldukları gözlenmektedir.
Dil ve zeka gelişiminin normal olması bu bozukluğu diğer yaygın gelişimsel bozukluklardan ayırır. Seyri otizmden daha iyidir. Hastalığı isimlendiren Hans Asperger tarafından "Otistik Psikopati" diye adlandırılan bu bozuklukta normal bir zeka ve normale yakın bir gelişim görülürken karşılıklı sosyal etkileşimde bozulmalar ve bazı tuhaf davranışlar söz konusudur. Henüz nedeni bilinmemektedir.
-
Bozuklukta göz teması ve yüz ifadesi ile ses tonu sınırlıdır.
-
Sosyal içe çekilme, yaşıtlarla az ilişki kurma, duyguları anlamada güçlük, zamirlerin yer değiştirerek kullanılması, bilgiçlik taslayan konuşma biçimi, hayali oyunda sınırlılık, nesnelerin yineleyici kullanımı, basmakalıp söz ve davranışlar görülür.
-
Tedavisinde ilaca nadiren gerek duyulur. Sosyal beceri kazandırmaya yönelik yapılandırılmış ve düzenli terapi yöntemleri ile birlikte özel ilgi alanları ve sosyal beceride deneyim kazanması için fırsatlar oluşturulması oldukça işe yarar görünmektedir.